En son piyasaya masonların adamı olarak "emekli bir astsubay" sahte mehdi olarak sürülmeye çalışılmıştır, bakalım daha ne mehdiler çıkacak, Allah cc bilir!
Günümüzde artan sahte mehdi vakalarını bilimsel bir gözle inceleyen bir makale, önemle okunması ve tedbir alınması gerekir. Zira sahte mehdilerin ağına düşüp maddi manevi zarar alan insanların sayısı çoğalmaktadır. Bu konuya duyarlı olmak toplumsal bir görev halini almaktadır. Aslında işin birde metafizik boyutu vardır ki, en vahim konulardan biride budur, onuda ilerki yazılarda paylaşarız inşaAllah...
En son piyasaya "masonların" adamı olarak emekli br astsubay sahte mehdi diyerek sürülmeye çalışılmıştır, bakalım daha ne mehdiler çıkacak, Allah cc bilir.
Kendini ‘Mehdi’ sananlar
Bazı psikiyatrik hastalıklarda muhakeme melekesi bozulur ve hezeyanlar ortaya çıkar. Gerçeğe uymayan düşüncelere, hadiselere inanmak anlamına gelen hezeyanlar, hastanın içinde bulunduğu çevre ve kültür ile paralel bir muhteva kazanır. Sözgelimi Fransa’da, sık olarak kendini Napolyon zanneden akıl hastalarına rastlanması bu yüzdendir.
Dini bilgisi olan çevrelerde ise en sık “Mehdilik” hezeyanı görülmektedir. İstanbul’da Fatih’te oturan bir arkadaşım “Bu semtte 20’ye yakın ‘mehdi’ tanıyorum” demişti. Aslında akıl hastanelerinde bu kabilden hastalar pek çoktur. Eğer hasta şizofren, manyak ve frengili ise herkes rahatsızlığın farkına vardığı ve hastaneye yatırıldığı için kimse zarar görmez.
Fakat “paranoya” dediğimiz akıl hastalığı bu açıdan çok ilginçtir ve bunları ancak bir psikiyatrist, ciddi bir incelemeden sonra anlayabilir. Tarih bu tiplerin örnekleri ile doludur.
İçinde bulunduğumuz bu zamanda, paranoyak bazı akıl hastaları, ilmi ve haddi olmadığı halde etrafında talebe toplamakta, çeşitli yayınlar yapmakta ve İslam’a zıt, gülünç içtihatlarda bulunmaktadır. Bu durum ümmet içersinde fitneye sebep olmaktadır.
Bu tip yalancı mehdileri teşhis edip aldanmamak için “Mistik Paranoya” denilen akıl hastalığını bilmek gerekir.
Paranoya tarifi ve çeşitleri
Bu psikoz (delilik), esas olarak muhakeme bozukluğunun belirtisi olan hezeyanlar ile ortaya çıkar. Paranoyanın tek klinik belirtisi sarsılmaz, sistemli ve hiçbir delille, izahla değişmeyen müzmin hezeyandır.
Paranoya, hezeyanın muhtevasına göre; icat, keşif, hak arama, büyüklük, erotomanik paranoya gibi çeşitlere ayrılır.
Mehdilik hezeyanında ise “Mistik Paranoya”dan söz edilir. Dediğimiz gibi hasta, mehdilik iddiasından başka belirgin belirti vermez ve bu hezeyan sarsılmaz, sistematik ve müzmin şekildedir.
Hastalık öncesi kişilik
Paranoyak daha çocukluğundan bu hastalığa adaydır. Hırçın, inatçı, vesveseli, ana babaya ve okul disiplinine karşı dik başlı, kindardır. Diğer çocuklarla oynamaz; oyunbozandır. Yaş ilerledikçe huysuzluğu daha da artar. Kendini beğenmişlik, fikirlerindeki kişilik, hareketlerindeki sertlik günden güne daha da belirginleşir. Şüpheci, kimsenin bağlılıklarına güvenmeyen bir kişilikleri vardır.
Paranoyaktaki mehdilik hezeyanı giderek aşikâr bir hal alır. 30-40 yaşlarından sonra açığa çıkmaya başlar. Sinsi ve yavaş bir başlangıç ve hezeyan sistemine uygun bir teessüriyet (hislenme) ve davranış şekli görülür.
Belirtileri
Paranoyaklar zekidirler. Zekâ seviyeleri (IQ) yüksektir ki bu hastaların çoğu zekâları ile uygun ölçüde, hayatta başarı elde edememiş kişilerdir. Çoğu zaman üniversite tahsilini yarıda bırakırlar.
Yalancı mehdi, bütün dikkatini hezeyanına yöneltmiştir. Bu hususta en küçük bir ayrıntıyı hatırında tutar (hipermnezi). Bu hastalarda bir araz da hezeyanına uygun moral uydurmaktır. Uydurduğu masala, çoğu zaman kendi de inanır ve çevrensinin inanmasını da ister.
En basit hadiselere mühim anlamlar yükler. “Boğazda gemi mi yandı?” muhakkak hezeyanı ile bir bağ kurar. “Bir devlet adamı suikasta mı kurban gitti!” mehdiliğine işaretler çıkartır.
Bütün çektiklerini üstün zekâsına, güzelliğine, servetine, asaletine hamleder. Alaylı, kinayeli şekilde konuşur. Kendini insanlara doğru yolu gösterecek, halkı kurtaracak bir ıslahatçı olarak görür. (Çoğu defa) Saçını sakalını uzatır, derviş kıyafetini alır.
Mehdilik iddiasının gülünç ve tehlikeli olduğunu düşünmeksizin, herkesi hezeyanına inandırmaya çalışır. Bazen bu tarz hastaların bir cemaat topladığı, hatta tarikat kurduğu bile görülür.
Mehdilik hezeyanının dışında kalan konularda ve hallerde, düşünme yeteneği ve sosyal ilişkiler bozulmamıştır. Çoğu zaman bu kişiler, kendi kendilerine yeterli, üstün ve sağlıklı bir izlenim verirler.
Hastanın bütün hissi gücü, hezeyanının gösterdiği istikamette toplanmıştır. Böylece hezeyanlı fikir ve inancı bütün davranışlarını tesiri altına alır. Mehdiliğine kuvvetle ve samimiyetle inanan ve çevresini inandırmak için de sayısız deliller bulmaya çalışan hastanın günlük hayatı, hezeyanı ile uygunluk arz eder. Ona göre mağrur, kibirli, kendini beğenmiş, şüpheci, etrafını tetkik eden tavırlar takınır.
Müzmin bir seyre rağmen, kişilik diğer müzmin psikozlarda olduğu gibi yıkılmaz. Çoğu hastane dışında, toplumun hoşgörüsü ile müzminleşerek yaşantısını sürdürür.
Nasıl ayırt edeceğiz?
Paranoyakların hakiki İslam davetçilerinden nasıl ayırt edileceği şeklinde bir soru sorulabilir. Aradaki pek çok farktan bazılarını sıralayalım:
• Sahte mehdilerin en belirgin farkları mağrur, kibirli, kendilerine aşırı güvenen, insanlarla alaylı ve kinayeli konuşma özellikleridir.
• Paranoyaklar, tavsiye ve telkini hiçbir zaman dikkate almazlar. En akıllı, en üstün kendileridir ve böyle şeylere ihtiyaçları yoktur.
• Paranoyaklar kullara teşekkürü bilmezler. Kendilerine ikram edilen her nimeti, kendilerine gösterilen her yakınlığı, mehdiliklerine bağlarlar. Herkes ona hizmet etmelidir. O, Allah’ın sevgili kulu ve yeryüzündeki halifesidir.
• Her olayı ve tavrı, kendisine yarayacak şekilde yorumlar. Kabahati, günahı, kusuru hiçbir zaman üstlenmezler. Yeni bir durumla karşılaştıklarında, durumun tümünü göz önüne almaksızın dar bir açıdan, beklentilerini tasdik edecek veriler bulmaya girişirler. Vardıkları sonuç, başlangıçta istediklerinin aynısıdır.
• Her sözünü, her davranışını mehdilik hezeyanına uydurmak için aşırı çaba gösterirler. Söz gelimi; mehdinin herkesten dindar olacağına inanmışsa geceleri uyumaksızın sabahlara kadar namaz kılarlar.
• Mehdi olduklarını ilk başta gizlerler. Fakat uygun lisanla ağızları arandığında topuklarına kadar gevşedikleri, memnun bir ifade takındıkları gözlenir. Bu konuda kesin inanç sahibidirler ve en ufak şüpheye bile kafalarında yer yoktur.
• Sık sık aşırılıklar arasında fikir değiştirirler. Bir gün tek evliliği savunurlarken, yarın sınırsız evlenmeyi ileri sürebilirler. Bu gün nafile namazları farzmış gibi yerine getirirken, yarın farz namazları 3 vakte, her vakti ise iki rekâta düşürebilirler. Bugün karşı cinse şehvetle baktığında gusül abdesti almayı kabul ederken, yarın guslün farz olmadığını ve kadın erkek ihtilatının caiz olduğunu söyleyebilirler. İşin ilginç yanı ise bunların hepsini mehdiliği açısından yoruma tabi tutmalarıdır. Her akıllarına gelen, ilahi ilhamla(!) olduğu için -hâşâ- doğrudur…
• Paranoyak mehdiler, sathi bakışla kuvvetli dini yaşayışa sahip görünseler de incelendiklerinde; dinin hükümlerini altüst ettikleri, birçok farz ibadeti reddettikleri veya saptırdıkları halde, olmayan bazı ibadet türlerini ortaya çıkarttıkları (bid’at) görülür.
• En mühim özelliklerinden biri de yalancı olmaları ve takiyye yapmalarıdır. Bunu mehdiliklerini ispat etmek için gerekli ve şart görürler. Mehdiliklerine inandırabilmek için rahatlıkla herkese değişik ve zıt davranışlarda ve açıklamalarda bulunurlar.
Tedavisi mümkün mü?
Maalesef paranoyaklara tedavi açısından hiçbir şey yapılamamakta ve ömür boyu hezeyanları sürmektedir.
Avrupa ve ABD’de etrafına hayli kişi toplayan, çoğunluğunu Hindistan ve Uzakdoğu’lu şarlatanların teşkil ettiği ceste’lerin benzerleri, maalesef son zamanlarda Türkiye’de de görülmektedir. Bu tip kişilere karşı uyanık olmak ve tuzaklarına düşmemek için ortak özelliklerini belirttik. Rabbimiz cümlemizi sıratı müstakimden ayırmasın.
Kaynaklar: 1- Özaydın, Selim; “Psikiyatri”, İstanbul Tıp Fakültesi Yayınları, 1984. 2- Ayhan Songar; “Psikiyatri” Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, 1976. 3- Çifter, İsmail; “Psikiyatri” 1986. 4- Arkonaç, Oğuz: “Psikiyatrik Semptomlar ve Sendromlar” 1987.
Kendini ‘Mehdi’ sananlar /Prof. Dr. Sefa Saygılı
Bu haber 11406 defa okunmuştur.